DEVREDEN KDV SORUNU ÇÖZÜLÜYOR, AMA NASIL?

Yıllardır (yaklaşık 40 yıldır) mükellefler, üzerlerindeki indiremedikleri KDV yükü sorununu
devletin çözmediğinden yakınır. Sorunun kaynağı, KDV Kanununun 29/2. maddesidir.
Bu maddede, bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin
vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde,
aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği hükme
bağlanmıştır.

Maddenin gerekçesi basittir. İşletmelerin herhangi bir vergilendirme döneminde alışları
satışlarından fazla olabilir. Bu durumda alışlara ödenen verginin, satışlarda hesaplanan
vergiden indirilemeyen kısmı, muhtemelen takip eden dönemlerde ödenecek verginin
fazla olması nedeniyle indirimle giderilebileceğinden, her dönemde indirilemeyen
verginin iade edilmeyip sonraki dönemde indirilmek üzere devredilmesi, hem mükellef
hem de idare açısından daha kolay ve sürdürülebilir olacaktır.

Bu uygulama iki nedenle sekteye uğrayabilir.


Birincisi; istisnalar ve indirimli oran uygulaması nedeniyle her dönemde indirilemeyen bir
vergi kalabilir. Kanunu koyucu, indirimli orana tabi işlemler ile tam istisna olarak
tanımlanan işlemlerde indirilemeyen KDV’nin iade edilmesini öngörmüştür. Kısmi istisna
olarak tanımlanan işlemlerde ise yüklenilen verginin indirim konusu yapılmaması, gelir
veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmasını hükme
bağlamıştır.


İkincisi; yüklenilen vergiler indirim konusu yapılmadan işletmenin faaliyeti (ölüm,
faaliyetin terki, tasfiye, birleşme, devir gibi nedenlerle) sona erebilir. Bu durumda
faaliyetin sona erdiği dönemde indirilemeyen vergi hesabında bulunan tutar da gelir veya
kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gözönüne alınabilmektedir.
Görüldüğü gibi, bir işletmenin sürekli zarar ederek çalışması hayatın olağan akışı ile
örtüşmediğinden, kanun koyucu, bir vergilendirme döneminde indirilemeyen verginin,
indirim konusu yapılabileceği döneme kadar devredilmesini uygun bulmuştur.

İNDİRİLEMEYEN VERGİ SORUNUNUN KAYNAĞI NE?


Bir işletmenin sürekli zarar ederek faaliyetini sürdürmesinin hayatın olağan akışı ile
örtüşmediğini söylemiştik. O zaman indirilemeyen vergi sorunu hayatın olağan akışı ile
örtüşmüyor mu? Yasal zeminde evet.1


Yatırım için yüksek KDV ödemiş olan işletmelerin üç-beş yıl yüklenilen vergileri
eritememesi dışında, sürekli sonraki döneme devreden vergi bulunmasını üç sebebe
dayandırıyoruz.

1- Kayıt dışı satışlar. KDV’nin yürürlüğe girdiği 1985 yılından beri işletmelerin teslim ve
hizmetlerinde fatura veya benzeri vesika düzenlemekten imtina ettiği, düzenlese dahi
bunları beyannamelerinde göstermediği bilinmektedir. Bu durumda kazancın tespitinde
gider veya maliyet olarak dikkate alınmak üzere alışlar belgelenmiş ve kaydedilmiş iken
satışların belgelenmemesi, sürekli sonraki döneme devreden KDV çıkmasına neden
olmuştur.


2- İndirilemeyecek KDV’nin indirilmiş olması. KDV Kanununun 30. maddesinde,
faaliyetlere ilişkin olarak satın alınan mal ve hizmetlere ödenen KDV’nin indirim konusu
yapılamayacağı işlemler sayılmıştır. Örneğin verginin konusuna girmeyen veya vergiden
istisna edilen (kısmi istisna) işlemlere ait KDV, binek otomobillerine ödenen KDV, zayi
olan mallara ait KDV, gelir ve kurumlar vergisinde gider kabul edilmeyen işlemlere ait
KDV indirim konusu yapılamayacaktır. Ancak mükellefler, bilerek veya bilmeyerek
indirilemeyecek olan KDV’yi de indirim hesaplarına almak suretiyle, yüklenilen vergilerin
hesaplanan vergilerden yüksek kalmasına neden olmuşlardır.


3- İade hakkı doğuran işlemlerde iade talep edilmemesi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi,
indirimli oranda vergilenen işlemler ile tam istisnalarda indirilemeyen KDV mükellefin
talebi üzerine iade edilmektedir. Ancak iade taleplerinin yerine getirilmesinde aranılan
belgelerin tam olarak temin edilememesi, incelemelerin uzun sürmesi, YMM raporu veya
teminat vermenin maliyeti gibi nedenlerle mükellefler, iade almak yerine indiremedikleri
vergileri sonraki döneme devretmeyi yeğlebilmektedir.


Son yıllarda belge ve kayıt düzeninde büyük ölçüde otomasyona geçilmesi,
incelemelerin yoğunlaşması ve iade taleplerinin daha çabuk ve kolay yapılmasına ilişkin
düzenlemeler nedeniyle indirilemeyen vergi tutarlarında göreceli bir azalış olsa da,
1985’den bu yana sonraki döneme devretmiş olan verginin bir çırpıda bitirilemeyeği
açıktır.


SORUN ÇÖZÜLÜYOR MU?


İndirilemeyen KDV sorununun çözümü konusundaki baskılar, idarenin bazen yasa
değişikliği, bazen tebliğ düzenlemesi şeklindeki çözüm yollarını denemesine neden
olmuştur. Hatta 7104 sayılı Kanun tasarısında yer alan indirilemeyen KDV’nin iadesine
ilişkin hüküm, Plan Bütçe Komisyonundan geçmesine rağmen son anda Genel Kurulda
tasarıdan çıkarılmıştı.


Şimdi, TBMM’de görüşülmekte olan 2/2290 esas numaralı kanun teklifinin 20 ve 23.
maddeleri ile KDV Kanununun 30 ve 58. maddelerinde yapılması öngörülen
değişikliklerle, indirilemeyen KDV sorununun çözümüne ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Kanun teklifine göre sorun şöyle çözülecektir.


1- Mükellefler, beş takvim yılı süresince devreden KDV tutarlarını, ertesi yılın başında
indirilecek KDV hesabından çıkarıp, özel bir hesaba alacaklar.

2- Özel hesaba alınan tutar bu tarihten itibaren üç yıl içinde mükellefin talebi üzerine
yapılacak vergi incelemesi sonucunda, incelemenin tamamlandığı yıla ilişkin gelir veya
kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek. Söz konusu talep,
sonraki döneme devreden KDV tutarının özel hesaba alındığı takvim yılından başlamak
üzere üç yıl boyunca yapılabilecek.

3- Özel hesaba alınan sonraki döneme devreden KDV’ye ilişkin incelemede, sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeden veyahut KDV mevzuatına göre indirim hakkı
bulunmayan işlemlerden kaynaklı herhangi bir indirimin bulunduğunun tespiti halinde
indirim şartlarını taşımayan bu tutar gider olarak dikkate alınamayacak.


4- Mükellefin talebi üzerine yapılacak inceleme en fazla bir yıl içerisinde tamamlanacak.
Bir küçük husus; bu amaçla yapılacak inceleme Vergi Usul Kanununda düzenlenen
zamanaşımı süreleri ile bağlı olmayacak!


5- Bu sürede talepte bulunulmaması halinde söz konusu KDV gider yazılamayacak.


Bu düzenlemenin, mükelleflerin sonraki döneme devreden KDV tutarlarının indirim
yoluyla telafi edilebilmesine ilişkin öngörülebilirlik sağlamak amacıyla 1/1/2025 tarihi
itibarıyla yürürlüğe girmesi amaçlanmaktadır. Bu suretle 2025-2029 takvim yıllarına
ilişkin vergilendirme dönemlerinin tamamında yer alan sonraki döneme devreden KDV
tutarlarının en düşük olan tutarı, 1/1/2030 tarihinden itibaren indirim hesaplarından
çıkarılarak özel hesaba alınacaktır.


ÇÖZÜLÜYOR, AMA NASIL?


Beyannamelerinde beş yıl boyunca sürekli devreden KDV bulunan mükellefler, bu tutarı
1/1/2030 tarihinde devreden KDV’den çıkaracaklar. Böylece Ocak 2030 dönemi
beyannamesinde, beş yıl boyunca sonraki döneme devreden KDV tutarı olmayacak.


Özel hesaba alınan bu tutarın iadesi, üç yıl içinde talep edilebilecek. Vergi müfettişi,
indirilemeyen bu tutarın neden kaynaklandığını araştıracak. İnceleme, devreden KDV’nin
başladığı Ocak 1985 (yanlış yazılmadı 1985 yılının Ocak) dönemine ait KDV
beyannamesine kadar uzanabilecek. Bakalım mükellef bu yıllar boyunca hep zarar mı
beyan etmiş? Satışları hep faturalı mı olmuş? Satış faturaları kayıtlara girmiş mi? Alış
faturaları doğru mu? Ödenen KDV doğru matrah ve doğru orana göre mi hesaplanmış?
Fatura alınan satıcılar var mıydı? KDV beyan ediyorlar mıydı? Beyan ettikleri vergiyi
ödüyorlar mıydı? Alışlarda ödenen KDV’nin indirim hakkı var mıydı? Alış döneminde
indirilmiş olsa dahi sonraki dönemlerde indirim hakkı kalktığı için ilave edilecek KDV
olarak beyan edilip düzeltme yapılmış mıydı?


Bir yıl içinde bu sorulara cevap veren inceleme raporu tamamlandığında, özel hesaba
alınan tutar gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider yazılmak suretiyle
devreden KDV sorunu bitmiş olacak.


Ancak böyle bir inceleme yapılması “Freddy Kruger” kâbusunun dönüşü gibi. Kimler bu
kâbusu görmeye razı olacak merak konusu.

Kâbus görmek istemiyor musunuz? O halde özel hesaba aldığınız indirilemeyen KDV’yi
gider yazma talebinde bulunmazsınız olur biter. Ee, özel hesaba alınan tutar ne olacak?
Onu da hatıralarınızda tatlı bir anı olarak saklar, çocuklarınıza, torunlarınıza, eşe, dosta
anlatırsınız.


İkinci yöntemin daha yaygın olacağını düşünüyoruz. Galiba idare de öyle düşünüyor 🙂

1 Bkz. Kemal Oktar “İndirilemeyen KDV Sorunsalı; Devreden KDV Nasıl Oluşur?” Vergi Algı internet platformu 6/8/2020, “kemaloktar.com”

KDV içinde yayınlandı